27 Eylül 2010 Pazartesi

Tarihi Yarımada, Soğukçeşme Sokağı


Birgünümü gitmekten her zaman çok keyif aldığım Eminönün de geçirdim. Daha önce hiç çok fazla vakit geçirmediğim cadde ve sokaklarını Tarihi yarımada ve Osmanlı eserleri konusunda oldukça donanımlı bir arkadaşımla bir turist edasında gezmek 5 günlük iznimin en güzel saatlerini geçirmeme yardımcı oldu.

Önce Eminönü SümerHan'ın alt katında olan Cafe Ala'da çok keyifli bir yemek ile başladık. Cafe Ala güzel bir mekan, az ama öz bir menüleri var. Yediğim anne köftesi ve yanında gelen nar ekşili salata çok güzeldi. Dekor harika evinizin salonunda arkadaşlarınızla yemek yiyormuşsunuz gibi. Çaylarıda mis gibi üstelik.
Güzel yemek ve çayın hemen ardından gezimize Soğukçeşme Sokağına doğru başladık. Soğukçeşme sokağı Ayasofya Müzesi ve Topkapı Müzesi arasında trafiğe kapalı harika parke taşlarla örülü güzel bir sokak. Sokal Turing tarafından koruma altına alınmış. Sokak eski İstanbul evleri ile bezeli, ayrıca 6. Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk'ün doğduğu ev, İspanya Kraliçesi Sophia'nın geldiği zaman kaldığı butik otel ve İstanbul'un en güzel kitaplıklarından biri olan İstanbul Kütüphanesi bu sokakta. Ayrıca 'Ayasofya Konakları' otel-konukevi olarak işletmeye açılmış.

Soğukçeşme'den hemen sonra Arasta çarşısından aşağı doğru devam ederek Cankurtaran'ı gezdik. Burada gezerken kendimi bilmediğim ve ilk defa gittiğim bir şehirde geziyormuşum gibi hissettim. Şehirin kalabalık ve karmaşasından çıkmışta tatile
gelmiş gibiydik. Özellikle de otel ve hostellerin olduğu sokaklar. Yapılar çok güzel, tablolardan çıkmış gibi. Cumbalı köşkler, ahşap binalar, münkünse hayatımın geri kalanını burada geçirmek istiyorum.

Cankurtaranda ki gezimizin hemen ardında kahve keyfi için Caferağa Medresesine gittik. Cumartesi kalabalığından dolayı avluda yer bulamadık ama iç mekanda oldukça keyifliydi. Ayrıca Caferağa Medresesi içinde hat, ebru, takı tasarımı, ney gibi kurslarda veriliyor.

Tarihi Yarımadayı, İstanbul'u çok seviyorum ve iyiki bu şehirde yaşıyorum diyorum...

22 Eylül 2010 Çarşamba

Bugün Bunu Okudum

Bugün bunu okudum çok etkilendim, beğendim

'' Garson kadın gülümseyerek bakıyor ekrana yazdığım kelimelere. Anlamadığı halde, anladığını düşünüyorum. Sezgileriyle. Bazen insan '' bittiği için değil, sırf '' gittiği'' için ayrılır. Gidebilmek ister. Uzak sulara yelken açmak. Zihnen ve ryhen göçebe olmak. Bir limana demir atmamak. Önyargısız bir şekilde her daim yolculuk yapmak, algılarını açık tutmak. Tazelenmek, demlenmek, yenilenmek...
Göç etmek. '' Oldum'' zannetmemek. Hep öğrenci kalmak hayatta, her adımda öğrenmeye devam etmek, devamlı bir oluş halinde...
Bazen ayrılmak, ''terk etmek'' demek değildir.''


Zormudur acaba bunları yapabilmek ama ''oldum'' zannetmemek en zoru galiba. Yazının kime ait olduğunu henüz bulamadım. Bulabilirsem paylaşırım

FİLMEKİMİ-2010


İKSV dün Filmekimi programını açıkladı. 08-14 Ekim tarihleri arasında Atlas, Beyoğlu, Cinebonus G-Mall sinemalarında izleyebiliriz. Bilet satışları, Biletix ve Atlas sineması gişesinden yapılacak. Lale kart sahibi olanlar için satış 29 Eylül de başlayacak. Lale kart sahibi olmayanlar 02 Ekim itibari ile alım yapabilecekler. Haftaiçi seanslarda bilet fiyatı 4 TL. 7 gün sürecek festivalde 31 film izleme şansına sahibiz. Detaylı programı http://www.iksv.org/filmekimi_2010/Cizelge.asp İKSV'nin sayfasından görüntüleyebilirsiniz. Şimdiden iyi seyirler.

21 Eylül 2010 Salı

Şehrin Perdesi Açılıyor...

Eylül benim için bu sene çok hızlı başladı. Üniversite kaydı, başka bir şehirde okuyacak olan yeğenimin eksiklerinin tamamlanması derken sonuna yaklaştığımızı daha yeni fark edebildim. Okuyacaklarım, dinleyeceklerim, izleyeceklerimi biriktirdim, bakalım nasıl yetişeceğim normal tempoma. Çalışma masamın üzerinde okumak için sıraladığım kitaplar boyumu aşmış durumda. Takip ettiğim blogların yeni yazılarına yetişmem lazım birde.

Bu arada Sonbahar ile birlikte tiyatro, konser, sinema sezonu da başlamış oldu. Dün Şehir Tiyatroları yeni sezon oyunlarını açıkladı, İKSV'nin Taksim deki merkezinde bulunan SALON'da çok iyi konserler ve etkinlikler var en iyilerinden biri de 26-27 Ekim de ki Marcus Miller konseri. Babylon dün Tindersticks konseri ile sezona sağlam bir merhaba dedi. Akbank Caz Festivali, Efes Pilsen Blues Festivali başlıyor. Herkese hitap eden bir şeyler vardır mutlaka bu kadar alternatifin arasında.

Tüm bu koşturmacının arasında aslında bugünlerde olmak istediğim tek yer var. Karaburun da Ata'nın Yerinde kendime sakinliğe bırakmak ve tazecik balıkların tadını çıkartmak istiyorum. Sonbahar'ı Karaburun da karşılayamadım ama belki havalar iyice bozmadan oradan uğurlayabilirim.

14 Eylül 2010 Salı

...

O kadar çok biriktirdim ki yazmak istediklerimi nereden başlayacağımı bilemiyorum. Ama son 1 ayın en önemli gündem konusu benim için canım yeğenimin üniversite için başka bir şehire gitmesi. Neden bu kadar önemli benim için çünkü benimle birlikte büyüdü biraz da olsa bende büyüttüm onu. O kadar kıymetliki benim için onu yarın sabah nasıl göndereceğimi düşünüyorum son bir haftadır. Onun adına ne kadar çok sevinsem de nasıl ayrı kalacağım, tek başına nasıl idare edecek, yalnızlık çekermi, aç kalırmı gibi neredeyse gereksiz her şeyi beni üzmeye yetiyor.
Yepyeni bir hayat onu bekliyor, üniversite yılları hayatının en önemli dönüm noktalarından birisi ama diyorum keşke aynı şehirde olabilseydik. Güzel ve aydınlık günler olsun önünde, yeni tecrübeler, anılar, üzüntüler, mutluluklar eklensin hayatına. Ama her şeyden önemlisi hayat ona yeni şeyler söyleme, görme ve yaşama fırsatı versin...

6 Eylül 2010 Pazartesi

Kuzey Ege Lezzet Durakları

Malum Çarşamba günü itibari ile kısa bir bayram tatili bizi bekliyor. bu bayramda yolu Ege'ye düşecek olanlar için kısa bir lezzet durakları listesi hazırladım en sevdiklerime torpil yaptım tabi. :)

Ayvalık-Cunda
*Veli Usta'nın Yeri / Ayvalık 0266 3126429 Burası tam bir esnaf lokantası. Zeytinyağlıların tadını unutmanız zaman alabilir.
*Cafe Caramel / Ayvalık 0266 312 85 20 Yemeklerden önce sevgili sahibesi Yasemin Hanım'ın güleryüzü ve kendi yaptığı basit ama lezzetli yemekleri, harika limonatası ve muhteşem tartları için gitmeye değer.
*Fasulye / Ayvalık 0266 3126818 Sadece 6 masadan oluşan son derece mütevazi bu olan bu lokantada ege otlarının tadına bakabilirsiniz.
*Cunda Balık Evi / 0266 327 28 81 Cunda'da kötü balık yemeniz çok zor bir ihtimaldir. Ama burada hem lezzetli, taze ve iyi balık yersiniz hemde çok uygun fiyata. Özellikle kaşarlı kidonya midyesi şahane.
*Vino Şarap evi / 0266 327 13 55 Vino ufacık bir masal evi bana göre. 4-5 tane masası var dışarıda ve harika şarapları, yemeleri, likörleri. Bir akşam mutlaka gidilmeli; şarap ve güzel müzik eşliğinde hayal kurulmalı.
*Bay nihat / www.baynihat.com.tr Tartışmasız Ege mutfağının ve iyi balığın en iyi sunulduğu yerlerden biri. Bütçeniz uygunsa mutlaka gidilmeli.

Bozcaada
*Eğer kalacak yer olarak Rengigül Pansiyon'u tercih edenlerdenseniz mükellef bir kahvaltı sizi bekliyor. Özcan Hanım'ın tüm yaratıcılığını kullanarak ada meyve ve çiçeklerinden yaptığı reçeller muhteşem. Uzunca bir kahvaltı masasında güne başlamak ayrıca bir keyif.
*Güverte 0286 6978759 Özellikle Rum mezeleri tadılmalı. Yerel malzemeleri tercih ettikleri için ayrıca başarılılar bence
*Lodos 0286 6970545 Özellike Ege mutfağı referans alarak yaptıkları değişik yemekleri oldukça başarılı. Sakızlı enginar gibi.

Karaburun
*Ata'nın Yeri 0232 7313443 Kesinlikle Ege'de en taze balık yiyebileceğiniz yerlerin başında geliyor. Üstelik yanında ege otlarından yapılan mezeler de harika.
*Kalyon Restaurant 0232 7313443 Sadece kalamar yemek için bile gidebilirsiniz.
*Karaburun Butik Pansiyon 02327313721 Ege mutfağı yemeklerini başarılı bir şekilde uyguladıkları gibi son derece sade olan pansiyonlarında konaklamak oldukça keyifli.

Kazdağları
*Zeytinbağı Otel 02663873761 Otel'in ortaklarından aynı zaman da şefi de olan Erhan Şeker burada bana göre harikalar yaratıyor. Kullanılan malzemenin hepsi neredeyse organik ve otel'in kendi üretimi. Özellikle Ege otlarının ve balığın tadına doyum olmuyor.
*Hünnap Han 0286 7521731 260 yıllık bir Hünnap ağacının gölgesinde harika yemekler yiyebilirsiniz. Özellikle et yemekleri başarılı.
Han Kafe 0286 7521220 ege mutfağının en unutulmuş ve güzel örneklerini yiyebilirsiniz. burada.

Yolu bir şekilde Ege'ye düşenler Zeytinyağı, şarap, damla sakızı, zeytin ve herhangi bir köy pazarına denk gelirlerse en taze ege otlarından almadan dönmesinler. Damağınızda kalan tatların devamı için en azından.

1 Eylül 2010 Çarşamba

SONBAHAR...


Eylül en sevdiğim ay benim neden bilmiyorum ama ismi bile huzur veriyor bana. Bugün en sevdiğim ayın ilk günü; temsil ettiği mevsime yakışır bir başlangıç yaptı İstanbul da yaşayanlar için. Hava bildiğiniz serin üzerinize hırka falan almanız lazım ki üşümeyin. Öldürücü Ağustos sıcağından sonra o kadar iyi geldiki aslında özlemişim üzerimdeki hırkaya sarınarak ısınmaya çalışmayı.
İstanbul'da Sonbahar'ı ne kadar yaşarız bilmem ama belki de yeni başlangıçların ayı olur Eylül. Şans getirir bize adının verdiği huzurun yanında.

Nazım Hikmet'in Piraye için yazdığı Eylül şiirlerinden en sevdiğim ile bitiriyorum bu yazıyı;

24 Eylül 1945

En güzel deniz :
henüz gidilmemiş olanıdır.
En güzel çocuk :
henüz büyümedi.
En güzel günlerimiz :
henüz yaşamadıklarımız.
Ve sana söylemek istediğim en güzel söz :
henüz söylememiş olduğum sözdür...

Nazım Hikmet