25 Mart 2011 Cuma

Dünya Saati, Kanyon da Caz ve Dahası…

*26 Mart Cumartesi günü saat 20:30-21:30 arası Dünya’da milyonlarca insan gezegenimiz güvenlik harici aydınlatmlarını 1 saatliğine kapatacak. Dünya saati Avustralya’da 2.2 milyon birey ve 2000′den fazla işyerinin iklim değişikliğiyle ilgili mücadeleye dikkat çekmek için ışıklarını kapatmasıyla 2007 yılında başladı. Bu sene katılımın geçen yılki katılımı olan 128 ülkey’yi geçmesi bekleniyor. Dünyamız için birşeyler yapmak hala elimizde bu da en kolay ve basit yolu. 26 Mart akşamı saat 20:30′da aydınlatmalarınızı 1 saatliğine kapatarak başlayabiliriz.

*Kanyon’un düzenlediği Kanyon’da Caz Havası etkinliklerine bayılıyorum. Bahar’ın göz kırpması ile birlikte bu seneki seri geçen hafta Kerem Görsev ile başladı. Bu hafta sesine ve şarkılarına bayıldığımı Jehan Barbur ile devam ediyor. Jehan Barbur ile güneşli bir pazarı caz dinleyerek tatlandırmak isteyenler 13:00′den itibaren Kanyon’un estirdiği caz rüzgarına kapılabilirler.

*Günlerdir sosyal mecralarde iyi bir pazarlama örneğini gördüğümüz Kaybedenler Kulübü bugün vizyona girdi. Özellike bizim gibi Kadıköy’de okuyup büyüyen 90′lı yılların gençlerine nostalji yaşatacak. Merakla bekliyorum. Caz konserinden sonra gidilesi.

*27-Mart Dünya Tiyatrolar günü. Ne zamandır gitmek istediğimiz ama vakit bulamadığımız bir oyuna giderek kutlayabiliriz.

*Pera Müzesinde ki muhteşem Kahlo&Rivera sergisi için son 2 gün. Görmediyseniz kaçırmayın. Hemen sonrasında Galata Kiva Han’da harika yöresel yemeklerle kendinizi ödüllendirebilirsiniz.
İyi haftasonları.

23 Mart 2011 Çarşamba

Festival Filmlerim

İzne çıkmak için gün sayan ofis canlısı gibi 30. İstanbul film festivali başlasın diye gün sayıyorum. Biletlerin satışa çıktığı gün yola çıkacakmışım gibi hazırlık yapıp biletlerimin peşine düştüm. Görevimi başarı ile tamamladım. Tam gün bir işe sahip olduğumdan haftasonu ve akşam matineleri ile festivale dahil olmaya çalışacağım. Tabi bu bana biraz pahalıya mal olacak ama elden birşey gelmiyor. İçimdeki festival aşkı bambaşka. Program açıklandıktam sonra festival kitapçığımı alıp ders çalışır gibi çalıştim hangi filmlere gitmek istiyorum diye. Hoş artık kitapçık değil bildiğiniz bir kitap aslında festival kitapçığı çünkü 200 küsür film var bu sene festivalde. İşte bu da benim listem.

Kadın Fendi, Küçük Beyaz Yalanlar, İmkansızın Şarkısı, Keyif Evi, Torino Atı, Siyah Venüs, Öldürme Üzerine Küçük Bir Film, Kendi Ülkeni Kendin Kur, Kahve-Gerçekle Hayal Arasında.

Görmeyi istediğim daha bir çok film var hepsine yetişebilmem pek mümkün değil ama festival coşkusu şimdiden başladığna göre keyifli bir 15 gün var filmlerimle Nisan ayında. İyi seyirler olsun.

22 Mart 2011 Salı

Evliya Çelebi'nin İzinde...

Doğumunun 400. yılında Unesco tarafından ilan edilen Evliya Çelebi yılının ruhuna uygun bir tur var bu Pazar İstanbul’da. Evliya Çelebi’nin İstanbul’u 1: Tılsımlar, Binalar ve Mabetler… Antonina Turizm tarafından organize ediliyor. Atlas Dergisi genel yayın yönetmeni Özcan Yüksek’in rehberliğinde; Çelebi’nin doğduğu mahalle, gezdiği mahalleler, Haliç’te kayık gezintisi bunlar tur boyunca izinden gideceğiniz Çelebi anıları. Öğlen yemeği, Evliya Çelebi’nin de yemek yediği Darüzziyafe’de. Hemen arkasından Galata’dan Yemiş İskelesine kayıkla geçiş. Çelebi’nin izinde İstanbul’u bir kez daha keşfetmek isteyenler için ayrıntılı bilgi http://www.antoninaturizm.com/tur_detaylari.asp?birlestir=6703419&id=787&menu_ismi=2011 İSTANBUL KÜLTÜR TURLARI&baslik=EVLİYA ÇELEBİ’nin İSTANBUL’u 1:İstanbul’da Tılsımlar, Binalar ve Mabetler…

21 Mart 2011 Pazartesi

Bugün...

*Bugün büyük halk ozanı Aşık Veysel’in ölümünün 38. yıldönümü. Kısacık da olsa hatırlayalım. “Ben giderim adım kalır, dostlar beni hatırlasın” Hatırlatalım.
*Bugün ekinoks. Gece ve gündüz eşit ya da Dünya uyku günü. Nietzsche ile anlamlandıralım ”Öyle kolay zanaat değildir uyku. Uğruna bütün gün uyanık kalmak gerekir.”
*Bugün Dünya Şiir Günü. Herkes hayatına anlam, heyecan mutluluk katan bir şiir okuyarak kutlayabailir. Benim bugün ki şairim Cemal Süreya.
*Bugün Nevruz Bayramı. Kutlu olsun.
*Bugün Irk Ayrımıyla Savaş Günü. Irkçılık hala var ve hala can almaya, sömürmeye, sınıflara ayırmaya devam ediyor.
*Bugün den itibaren Orman Haftası. Tema ve ya Çekül vakfına bu vesile ile bir ağaç diktirsek. Her sene bugün mesela, her sene bir yakınımız için ya da. Nasıl anlamlı bir kutlama olur.
Bunların hepsi bugün. İçlerinden bir tanesi bile 5 dakikalık farkındalık yaratabilir. Bir de bence bugün artık Bahar geldi. Hava ne kadar buna izin vermesede az kaldı hissediyorum ben.

17 Mart 2011 Perşembe

Üzülme Der Mevlana...

Üzülme Der Mevlana…Çok sevdiğim bir Mevlana mısrası var; üzülme der Mevlana. ”İstediğin birşey olmuyorsa ya daha iyisi olacağı için ya da gerçekten olmamaması gerektiği için olmuyordur”.. Ne zaman çok istediğim ama bir şekilde hayatıma katamadığım herşey de hep bu cümleyi getiriyorum aklıma ki enerjimi daha iyisinin olması için doğru şekilde kullanayım, kendimi ve nefsimi terbiye edebileyim, elimdekiyle yetinmeyi öğrenebileyim. Ama tüm bunlar ne burada ahkam kesmek kadar kolay ne de bu kadar basit. Günlerdir olması için sabırsızlıkla beklediğiniz, olması halinde yapabilecekleriniz için kurduğunuz hayalleriniz, beklentileriniz hepsi bir anda suya düşen hayalleriniz arasında yerini alıyor. İşte bu gerçekleştiğinde tekrar başa dönmek, sıfırdan başlamak, tekrar umutlanmak, ne yapacağınıza dair yedek plan bulmak hepsi zor zamanlar. Ama sonra önünüze bir haber düşüyor yaşanan felaketlere, ölümlere, insanların çaresizliğine dair. Sonra kendinizi suçlu bile hissedebiliyorsunuz ama sizinde çaresizliğiniz bu oluyor. Bugün tüm bu süreçleri yaşarken mail kutuma bir yazı düştü Beyin öyle bir güçtür ki… diye… Yaklaşık 3 sayfalık bir yazı biz insanoğlunun nasıl kendi enerjisini doğru kullanamadığından ve sürekli hayatında negatif olan durumları beslediğine dair. Evet okuduğunuzda yazanlar çok doğru ama nasıl olacak bu doğru enerjiyi kullanma durumu. 3 sayfalık yazıdan aklımda en fazla yer eden ilk şey Şükretmek. Bu yaşadığımız hayatta öyle çok nedenimiz var ki şükretmek için, kaç gündür izliyoruz Japonya’da yaşanan felaketi, ülkemizde ki her gün bir yenisi eklenen kadın ve kız ölümleri, şiddet haberleri, gitgide artan sansür, nükleer isterim diye tutturan bir Başbakan bu listeyi uzatmaya kalksak saatlerce yazabiliriz. Ama işte her sabah uyandığımızda sırf gözlerimizi yeni bir güne sağlıkla açmış olmamız bile şükretmek için en önemli neden. Üzülmeyelim olmayan herşey için daha iyisini hayal edelim güzel, güneşli günler olsun bizi bekleyen. Ve yine Mevlana ile bitirelim bu ana fikri belli olmayan iç dökme yazısını.

Her gün bir yerden göçmek
Ne iyi
Her gün bir yere
Konmak ne güzel
Bulanmadan, donmadan
Akmak ne hoş

Dünle beraber
Gitti cancağızım
Ne kadar söz varsa
Düne ait
Şimdi yeni şeyler
Söylemek lazım

4 Mart 2011 Cuma

İnternet=Yasak

Çok yeni bir blog yazarıyım ben. Geçen sene Temmuz da başladım blog yazmaya. Bu konuda herhangi bir idda sahibi değilim. Kendime göre paylaşımlar yapıyorum. Denize şişe içinde mektup atmak gibi birşey benim için. Kimlere ulaşacağını ve kimlerin okuyacağını bilmeden. Güzel olan tarafı da bu. Sizi hiç tanımayan okurlar yazdıklarınızı okuyup, yorum bırakıyor, tepki veriyor. Blogumun benim için anlamı bu. Ama son 1 haftadır olanlar egenintuzu.blogspot.com uzantılı adresimi wordpress’e taşımak zorunda bıraktı beni. Hatta bunu yaparken zorlandım çünkü çok fazla teknolojiden anladığımı söyleyemem. Blogspot’u kullanmak benim için son derece basitti. Durumun vehametini gösterir birçok eylemde bulunduk. Sosyal mecrada ciddi bir kampanya başlattık. Bir blog yazarı olarak elimden gelen desteği verdim kendi adıma. Digitürk üyeliğimi dahi iptal ettirdim. Ama Google ve blogspot yöneticilerininde durumu gerektiği gibi kontrol etmediğini düşünüyorum. Yaptıkları basın açıklaması maalesef durumu açıklamaya ve çözmeye yeterli değil. Sayfama girdiğimde kocaman kırmızı harflarle Bu sayfaya giriş mahkeme kararı ile engellenmiştir yazıyor. Bunu kabul etmek istemiyorum benim için önemli olan paylaşımlarımı bu sebeple bundan sonra wordpress’e taşımak oldu benim çözümüm. Evet bu bir kesin çözüm değil çünkü her an burası da kapanabilir. Yapılması gereken internet yasasının bir an evvel iyileştirilmesi. Ama son 15 günde gündemi takip ettiğinizde muhalif olmanız gereken onlarca konu olduğunu görüyorsunuz. Bunların en başında Kadın ölümleri var son yıllarda %1400 arttı kadın ölümleri . İnternette uygulanan yasaklar var. Basına yapılan müdahaleler var. İşsizlik var. Ülkenin zenginlerinin gitgide zenginleştiği ama yoksulluğun tam tersi oranda artması var. Buna dair kısacık bir bilgi Türkiye nüfusunun %60′ı evlerine hiç et alamıyor. Töre cinayetleri var. Koca, koca erkek köşe yazarlarının hala cinsiyet ayrımcılığı üzerine yazılan çirkin yazıları var. Liste o kadar uzun ki. Ben bilinmeyen ve az okunanan bir blog yazarı olarak tüm bunlar için muhalefet yapmaya, gördüklerimi ve beğenmediklerimi yazmaya devam etmek istiyorum. Umuyorum edebilirim… http://egenintuzu.wordpress.com/

2 Mart 2011 Çarşamba

Doğan Hızlan ile Edebiyat Buluşmaları


İKSV her ay bir defa Doğan Hızlan ile Edebiyat sohbetlerini hayata geçiriyor. Bu ay ki 01-Mart'ta İKSV Salon'da yapıldı. Konuk yazar Nedim Gürsel ile. Gürsel'in özellikle son romanı Melek, Şeytan ve Komünist merkezli 1 saat süren bir edebiyat dinletisi yaşattılar bize.
Nedim Gürsel'in bundan yaklaşık 20 sene önce yayımladığı ' Dünya Şairi Nazım Hikmet' kitabından sonra bu defa Nazım'ın hayatını merkeze almış olan bir roman.
Üç ana karakter etrafında kurgulanmış. Nazım Hikmet üzerine yazmış bir yazar, Berlin'de tutkulu bir aşk yaşadığı şarkıcı ve Nazım Hikmet'i sürgünde kaldığı yıllar boyunca ihbar eden, Stasi adına çalışan bir muhbir. Kitap hakkında çok fazla detay vermek bana göre gereksiz. Okumak ve kendinize göre yorumlamak, sindirmek, sorgulamak okuyucuya kalmış.
Ama bu sohbetlerin en güzel yanı yazarın tüm bu süreçten nasıl geçtiği, yazım süresi boyunca yaptığı araştırmalar ve romanın ortaya çıkış sürecini birebir yazardan dinleyebilmek. Son derece keyifli ve akıcı bir sohbetti. Nedim Gürsel sadece son kitabını değil Paris'te ki kariyerini, kısa öyküden nasıl romana geçtiğini, biyografi ve otobiyografi yazmanın yazar üstünde ki etkileri gibi bir çok konuda anlatımlarda bulundu. Ama en güzeli kitabın bir kaç bölümünden okumalar yapmasıydı. Galiba bir kitabın yazarından dinlemek pek keyifli.
İKSV bu etkinliği her az bir kez düzenliyor. Katılmak isteyenler http://www.saloniksv.com/etkinlikler.asp buradan takip edebilirler. Bir kez daha belirtmek istiyorum iyiki İKSV var ve biz bu vakıfla yanı şehirde yaşayan şanslı insanlarız.