25 Ekim 2010 Pazartesi

Plan Mı O'da Ne ???

Geçen hafta sonu bir kez daha anladım ki biz ne kadar plan yaparsak yapalım başımıza gelenleri yaşamaya devam ediyoruz. Geçen hafta Perşembe akşamı yoğun geçen iş gününden sonra akşamı keyifle noktalamaya karar verip, şarabın tatlı kollarına kendimizi bıraktık. Şarap, yemek, sohbet, eski günler derken akşam keyifle sürüp gitti, arkasından tatlı ve çay keyfi yapmadan geceyi bitirmek olmaz dedik ve macaron tabağı ile kısa süreli bir aşk yaşadık. Gecenin sonunda yakın arkadaşımın ve benim yüzümde kocaman aptal bir tebessüm ve ne güzel vakit geçirdik be düşüncesi ile bitirdik geceyi. Üstelik ben ertesi gün doğalgaz vs. gibi işlerimi halletmek için izinliydim benim için uzun hafta sonu başlangıcı demekti. Perşembe gününden Social Network filmine biletimi almış öğleden sonra sinema, kahve, kitap ile Cuma günümü şenlendirecektim. Tüm bunların planı ile güne başladım, İgdaş yetkilileri hayatlarında ilk defa randevu verdikleri saatte gelip işi hallettiler. Tüm işler bitmiş sinemaya doğru yola çıkmak için hazırlanırken cüzdanımın olmadığını fark ettim. Panikle ne yaptığını bilmeyen her insan gibi tüm çantalarımı boşalttım en olmayacak yerleri kontrol ettim ama boşa bir çabadan başka bişey değildi yaptığım. Acı gerçeği kabullendikten sonra, cebimde son kalan 50 lira ile polis karakoluna gittim ifade verdim. Orada geçirdiğim 45 dakika tümüyle ayrı bir tecrübe ve yazı konusu kesinlikle. Beni yaklaşık 25 dakika beklettikten sonra ifademi aldılar, ifademin alındığı yerde ki konuşmalar garipti sanıyorum özetleyebileceğim en doğru kelime bu. İfademi verdikten sonra kendimi en yakın fast food dükkanına attım ve gözüm dönmüşçesine yedim, üstüne tatlı komasına girecek kadar tatlı tükettikten sonra durumu kabullenmeye başladım. Cuma öğlen cüzdanımın kaybolduğunu anladığım dakikaya kadar Cuma planı yapılmış, keyifli hafta sonu başlangıcı günüydü benim için ama ben planladıklarımdan birini bile gerçekleştiremedim, doğal gazın çözülmesi kısmı hariç. Sonra şu John Lennon'a ait meşhur cümle geldi aklıma ''hayat sen planlar yaparken başına gelenlerdir''.
Cüzdanımla birlikte kendi yakın kişisel tarihimde yok oldu gitti. Biriktirdiklerim, sakladıklarım, notlarım, hatıralarım herşeyim gitti. Tekrar birikecekler mutlaka. Belkide doğum günüm öncesi yenilenme olarak bakıp bu kötü olayı iyiye çevirmeye çalışmak çokmu iyimserlik olur bilemedim ama başka da yapacak bişey yok sanki.

19 Ekim 2010 Salı

Olmuyorsa Zorlamayacaksın...

Olmuyorsa Zorlamayacaksın-Can Yücel

Olsun istersin…

Hatta olsun diye yapılması gerekenden daha da fazla üstelersin.

Aşktır ; değer verirsin, ödün verirsin, sevgiden de öte saygı gösterirsin, olmayacak kaç şey varsa bir
araya bile getirirsin…

Bakarsın, ne anlattığını anlayabilmiş (?) ne de çözüm için bi’şeyler yapma gayretinde.

İştir ; sabahlarsın, “olsun” diye ailenden çaldığın zamanı oraya verirsin…

Dosttur ; hayatta kimseyi dinlemediğin kadar dinler, kendine ayırmadığın onca şeyi “O’na” ayırmaya çalışırsın…

Sonra olayın içinden kendini çıkartır şöyle karşıdan yaptıklarına bir bakarsın… Bakarsın ki her şey başladığın gibi!

Olmuyorsa, olmuyordur!

Gönlün rahat mı?

Elinden geleni yaptın mı?

Cidden olmuyorsa zorlamayacaksın…

Olmuyor...

Bu aralar ne yapsam konsantre olamıyorum. Her gün yeni bir kitaba başlamamla yarıda bırakmam bir oluyor. Ne okuyabiliyorum, ne de okumak istiyorum aslında. Halbuki öğrenmek istediğim, merak ettiğim onca şey var ama nedense hiçbirini kafam almıyor bugünlerde. Amaçsızca sokağa atıyorum kendimi, boş boş geziyorum yeni kitaplara, dergilere, filmlere bakıyorum, yeni sezon tiyatro oyunlarını ve konserleri takip etmek istiyorum ama içimden gelmiyor. Bana her zaman iyi gelen yemek yapmak dahi gelmiyor içimden.
Büyük üstat Cemal Süreya'nın da dediği gibi; '' yemek yemek üstüne ne düşünürsünüz bilmem ama kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olmalı'' sadece kahvaltı zamanları mutluyum. Bunun dışında tutkunu olduğum zeytinyağı ve onunla yapılacak yemekler bile cezbetmiyor beni. Üstümde bir tembellik, tüm gün beklediğim tek şey eve gidip kendimi yatağa atma hali sürüp gidiyor. Tüm bunlardan kurtulmak için beklediğim nedir merak ediyorum. Dün akşam da sordum kendime yeni bir ben midir beklediğim...

12 Ekim 2010 Salı

KUMRAL ADA MAVİ TUNA


''ben kumralım, ama ada değilim. hiç olmadım desem yalan, ama ortalamayı almak lazım değil mi? gözlerim mavi değil ela, saçlarım ise kıvırıcık değil.

ama mavidir içim, tuna içimdedir.

madem ki tuna içimde, adalar da yüzer o halde. söylemesi bile güzel:

kumral ada mavi tuna ''

KUMRAL ADA MAVİ TUNA / BUKET UZUNER
Sayfa 74

Bu kitabı ilk okuduğumda lise de öğrenciydim. O yaşıma kadar okuduğum en güzel kitaptı benim için. Sonra yıllar geçti her sıkıldığımda,mutlu olduğumda açıp tekrar okudum. Başucu kitabı oldu. İlk bu kitapta öğrendim, aşk insana neler yaptırır, iç savaş neler yapar. Kitaptan sonra o kadar istedimki benimde bir Tuna'm olsun, bende aşık olayım. Mucize gibi oldu bu istediğim, liseden sonra hayatımda ilk aşık olduğum erkeğin adı Tuna'ydı ve ben onu Tuna'nın Ada'yı sevdiği gibi sevdim, ondan öğrenmiştim çünkü nasıl sevilir, aşık olmak nasıldır. Ama sonu hüsran oldu işte o zaman yine okudum bu kitabı elimde gerçek bir aşk ve acısı kaldı.
Kitabın şahane yazarını da unutmamak lazım Buket Uzuner...

7 Ekim 2010 Perşembe

Zeytin İçin Hasat Zamanı


Ege'yi sevip hayran olup da zeytine, zeytin ağacına bağlanmamak mümkün değil gibi. Zeytin benim için; bereket, huzur, sağlık, aşk gibi. Bu seneye başlarken yılın ilk gününde annemleri ziyaret etmek için zeytin ağaçlarının arasında yolculukla başlamıştım yeni yılın ilk gününe. O zaman dedim ki bu bana bir işaret olmalı bu sene sürprizli belkide hayal ettiklerimin benimle olacağı bir sene olur. Seneni sonuna doğru gelirken baktığımda hiç de kötü bir yıl olmamış ya da ben zeytin ağaçlarımın uğurunu bozmak istemiyorum.

Zeytin hasadı başlamak üzere. 5-6 yıldır Ayvalık Murateli köyünde yapılan Zeytin Hasat günleri bu sene de yapılacak. Bu sene 22-24 Ekim tarihleri arasında gerçekleşecek festival. Geçen sene 6-8 Kasım da yapılmıştı. Festivalin açılışı Zeytin duası ile başlıyor
Yine bu sene 28-30 Ekim tarihleri arasında Alaçatı Taş Otel konaklayacak misafirlerini zeytin toplamaya götürecek. Topladıkları zeytinleri sıktırarak aldıkları yağı aralarında paylaştıracak. Ayrıca yenecek olan enfes Ege yemeklerini unutmamak lazım.
Tasotel.com 0232 716772

Zeytini ve zeytinyağını daha yakından tanımak isteyenler ve kısa bir eğitim almak isteyenler Kaz dağlarında bulunan Çetmi Han'ı tercih edebilirler. Zeytin Hasadı adı verilen ilk adımda zeytinin kusurları anlatarak toplanacak, kırma ve yeşil zeytin yapımı anlatılacak. Zeytinyağı tadımı adı altındaki 2. adımda; zeytinyağının içeriği, kusurları ve sızma zeytinyağının özellikleri anlatılacak.
Çetmi Han 0286 752 6169 www.cetmiyesilyurt.com
Zeytinle haşır neşir olmak için alternatif çok. Ege'nin en bereketli zamanları üstelik bu zamanlar.

3 Ekim 2010 Pazar

Oradan, Buradan


Nasıl da geçip gitti Eylül. Referandum, Anayasa değişikliği, KPSS sınavında yaşanan skandal, sınav iptalleri, kazalar, ölümler, gündemi hiç sakinleşmeyen, sakinleşemeyen bu ülkede günler geçip gidiyor işte. Acaba diyorum bu kadar karmaşa ve skandalın arasında iyi şeyler oluyor da bizmi ıskalıyoruz.
Günler geçip giderken böylesine hızlı kendi hayatımızla ilgili ıskaladıklarımız var tabi birde. Beklediklerimiz, hayal ettiklerimiz, istediklerimiz, olursa iyi olur dediklerimiz var.
Dün Eminönü ve Cankurtaran turu yaptım. O kadar kalabalıktı ki, turist grupları, turlar, rehberler, gezmeye gelen bizler her yer çok renkliydi. Hele bir de yanımızda olan sanat tarihi mezun arkadaşımız sayesinde hiç bilmediğimiz bilgiler eşliğinde gezdiğimizden daha bir keyifli oldu. Sonra dedim ki benimde bu günlerde istediğim tek şey turist olmak, bilmediğim caddelerde sokaklarda kaybolurcasına dolaşmak, keşfetmek tek endişemin her yeri göremeden dönmek olduğu günler yaşamak olduğuna karar verdim. Elimde her ay düzenli olarak okuduğum seyahat dergilerim var. Sayfaları çevirdikçe hayallerim çoğalıyor. Kedimi resimlerde gördüğüm caddelerin, sokakların, müzelerin içerisinde hayal ediyorum.
Eylül bitti ama Ege'nin en güzel zamanlarını kaçırdım ben bu sene ama şimdi Zeytin hasadı, bağbozumu zamanları var. 29 Ekim de belki kısacık bir Ege ziyareti zamanı bulur hayallerimi biraz olsun gerçekleştirebilirim.